Ankara Bayan Masör – Mutlu Son

Ankara Bayan Masör – Mutlu Son

Ankara Bayan Masör Sanırım amaçları doğuştan cana yakınlığımı, eli kulağında bekleyen saldırı için daha da iyi hazırlamaktı. Böylece beni uzun süre masada tuttular. Akşam altı yöreında odama çekildikten ve çay servisi hazırlandıktan sonrasında saygıdeğer kadınım, kendine özgü sırıtışı ve kusma isteği uyandıran varlığıyla daha ilk bakışta doğurduğu tüm nefrete saplandığım o şehvet delisi canavarla içeri girdi. Adam geçip karşıma oturdu ve sonsuz bir acı ve şaşkınlık veren tavrıyla çay boyunca beni istekle süzüp, durdu.

Gösterdiğim tüm açık tepkilerimi ise sıkılganlığa ve kur yapılmasına alışkın olmayışıma bağlıyordu. Çay sona erdi, yardımsever yaşlı bayan acil bir iş bahanesiyle (ki bu doğruydu aslında) dışarı çıkmak için izin istedi. Dönünceye dek eğlenmemizi arzuladığını söylemiş oldu. Sonra da “Lütfen, efendim, bu tatlı çocukcağıza çok iyi, çok yumuşak davranın, ” diyerek çıkıp gitti. Bense ağzım bir karış açık bakakalmıştım, gidişi öyle aniydi ki itiraz bile edemedim. Artık yalnızdık, bunu düşününce ani bir titreme nöbetine tutuldum. Ne için ve niçin korkmam gerektiğini tam bilmesem de, öyle korkmuştum ki ateşin başındaki kanepeye kıpırtısız, taş kesilmiş, cansız, ruhsuz, nasıl davranmam ge‐ rektiğini bilmez bir halde çöküverdim. Sadece bu sersemliğimin sürmesine fazla izin verilmedi.

Ankara Bayan Masör – Mutlu Son

Ankara Bayan Masör Canavar hemen yanıma gelip kanepeye yerleşti, daha çok törene gerek duymaksızın kollarını boynuma dolayıverdi ve beni sertçe kendine çekti. Kurtulma çabalarıma karşın, o vebalı öpücüklerini kabul etmek mecburiyetinde bırakıldım. Hemen hemen baygın durumda karşı koymadan durduğumu görünce eşarbımı yırtarcasına çıkardı ve orada olanları elleriyle incelemeye başladı. Olanlara kaskatı bir şokla katlanıyordum, konuşmaya ya da bağlarırmaya cesaretim yoktu. Beni kanepeye yatırmaya çalışıp elini çıplak baldırlarımda hissedinceye, çaprazlama kilitlediğim bacaklarımı açmaya çabaladığını anlayıncaya dek, bekledim. İşte o benim uysal boyun eğişten kurtulduğum çok önemli bir andı ve yaşlı yaratığın hiç ummadığı anda sıçrayıp, kollarından sıyrıldım.

Ayaklarının altına çöktüm ve en dokunaklı sesimle kaba davranmaması, beni incitmemesi için ona yalvardım. “Seni incitmek mi, canım?” dedi. “Seni incitmek niyetinde değilim. Hanımın seni sevmiş olduğimi söylemedi mi sana? Eli açık davranacağımı da, söylemedi mi?” “söylemiş oldu efendim, ” dedim. “fakat ben sizi sevemem, hakikaten, yapamam… Yalvarırım bırakın beni eğer beni bırakıp gederseniz kesin olun sizi çok daha fazla seveceğim.” Oysa ben bir duvarla konuşuyordum çünkü ya benim gözyaşlarım, hareketlerim, giysimin dağınıklığı ona yeni fanteziler sunuyordu yahut artık dizginleyemeyeceği arzuların egemenliği altındaydı. Şehvet ve öfkeyle köpürüp, gürleyerek yeniden hücump beni yakaladı, kanepeye yatırıp sabit tutmaya çalıştı.