Ankara Bayan Masör Hizmeti Ebru
Ankara Bayan Masör
mı? Jack Merridew öyledir. Bir toplantıya çağır, Ralph. Ne
yapacağımızı kararlaştırmalıyız.
“yalnız bizim için bir toplantı mı?”
“bizlerden başkası yok ki! Sam… Sana tutunayım.”
İskele biçimindeki büyük kayaya doğru yürüdüler.
“Denizkabuğunu öttür” dedi Domuzcuk. “Olanca gücünle
öttür.”
Orman yankılarla çınladı. Yüzyıllarca önce, o ilk sabah
olduğu benzer biçimde ağaçların tepesinden çığlık çığlığa kuşlar
havalandı. Kumsalın her iki yanında da kimsecikler yoktu.
Barınaklardan birkaç minik geldi. Ralph, cilalanmış ağaç
kütüğüne oturdu. Öteki üçü, önünde durdular. Ralph, başıyla
işaret etti. Eric’le Sam sağda oturdular. Ralph, büyük
şeytanminaresini Domuzcuk’un eline itti. Domuzcuk,
ışıldayan denizkabuğunu dikkatle tuttu; gözlerini
kırpıştırarak, Ralph’a baktı.
“mevzuş, öyleyse.”
“ancak şunu söylemek için denizkabuğunu aldım: Artık
göremiyorum. Gözlüğümü geri almak zorundayım. Bu adada
korkunç şeyler oldu. Şef seçilmen için oy verdim ben.
Şimdiye kadar bir şeyler icra eden tek birey Ralph’tır. Onun için
şimdi sen konuş, Ralph. Söyle bize… Yoksa…”
Domuzcuk, burnunu çeke çeke saslınü yarıda bıraktı. O
otururken, Ralph denizkabuğunu geri aldı:
Ankara Bayan Masör
“Bir alevden başka bir şey istemiyoruz. Bu kadarını
yapabiliriz sanıyorsunuz, değil mi? Tek istediğimiz bir duman
işareti, kurtulabilmek için. Bizler yırtıcı miyiz, neyiz? Şimdi
işaretimiz yok. Bir ihtimal gemiler geçiyordur açıktan. Hatırladınız
mı, nasıl ava gittik, ateş söndü ve bir vapur geçti o sırada?
Onun daha iyi bir şef olduğunu sanıyorlar hepsi. Sonra, şey…
Şey oldu… Bu da onun kabahatiydi. Eğer o yapmasaydı, bu şekilde
bir şey olmazdı hiç. Şimdi de Domuzcuk göremiyor. Gelip
çaldılar…”
Ralph’ın sesi yükseldi:
“Geceleyin, karanlıkta gelip ateşimizi çaldılar. Çaldılar.
İsteselerdi, onlara ateş verirdik. Fakat çaldılar. İşaret yok;
aslabir zaman kurtulamayacağız. Ne demek istediğimi anlıyor
musunuz? Onlara ateş verirdik. Fakat gelip çaldılar. Ben…”
Ralph’ın beyninde gene bir perde iniverdi; ne söyleyeceğini
şaşırıp sustu. Domuzcuk, denizkabuğunu almak için ellerini
uzattı:
“Ne yapacaksın, Ralph? Yalnız laf bütün bunlar, karar değil.
Gözlüğümü isterim ben.”
“Düşünmeye çalışıyorum. Tutun ki, oraya gittik; eski
halimizle, yıkanmış ve saçlarımız taranmış olarak… Ne de
olsa, hepimiz vahşi değiliz aslına bakarsak. Kurtulmak da bir oyun
değil…”
Ralph, şiş yanağına elini bastırdı, ikizlere baktı.
“Kendimize birazcık çekidüzen verip gidebiliriz…”
Sam,
“Mızrakları da almalıyız” dedi. “Domuzcuk bile
almalı.”
“Çünkü mızrak gerekebilir.”
“Denizkabuğu sende değil.”
Domuzcuk denizkabuğunu havaya kaldırdı:
“Sizler isterseniz, mızrakları alın; fakat ben almayacağım.